Şizofreni Nedir?
Şizofreni denildiği zaman; genelde yetişkinlerde rastlanan ve var olmayan imajların görüldüğü, seslerin duyulduğu, kişilerin mantık dışı korkulara, şüphelere ve düşüncelere sahip olduğu gerçeklikten kopuk bir hayat sürdürmesine yol açan bir hastalık akla gelir. Şizofreni gibi bozukluklar psikotik bozukluklar içerisinde yer alır. Psikotik bozukluklar, ruhsal problemler içinde yer alan bozuklukların içinde en zorlu olanıdır. Çünkü psikozda gerçekten ve gerçek dünyadan kopuş söz konusudur. Ancak kişiye yaşadığını düşündüğü her şey o kadar gerçek ve inandırıcı gelir ki bireyin neyin gerçek olduğunu neyin gerçek dışı olduğunu anlaması mümkün değildir. Yapılan araştırmalar şizofreninin daha çok yetişkinlik döneminde ortaya çıktığını vurgulasa da 1980’li yıllardan itibaren çocukluk döneminde de şizofreni tanısı konmaya başlanmıştır.
Şizofreni Belirtileri Kaç Yaşında Ortaya Çıkar?
Çocukluk dönemi şizofrenisi genel itibariyle 7-13 yaş aralığında gözükse de yapılan araştırmalar bu tanının 3-4 yaş gibi çok daha erken yaşlarda alınabileceğini ortaya koymuştur. Bununla beraber yine kayıtlara geçen şizofreninin başlangıç öncesi ilk belirtilerini verdiği en erken dönem ise 3 ay ve daha erken dönemlere kadar gerileyebilir. Araştırmacılar bu dönemdeki bir bebeğin dahi normal dışı algılamaya sahip olabileceğinin farkına varmışlardır. Ancak yine de 13 yaşından önce böyle bir durumun yaşanması çok nadirdir.
13-18 yaş aralığındaki şizofreni erken başlangıçlı şizofreni 13 yaşından önceki şizofreni ise çok erken başlangıçlı şizofreni adını alır. Şizofreninin her ne kadar tam olarak nedeni saptanamasa da aile ve akrabalarda şizofreni öyküsünün yer alması, anne karnında yetersiz beslenme, bazı bakteri ve virüsler, ölüm, boşanma, aile içi şiddet gibi psikolojik travmalar riski arttırıcı faktörler de bulunmaktadır. Ancak bunların başlı başına sebep değil sadece şizofreni görülme riskini arttıran faktörler olduğu unutulmamalıdır.
Şizofreni Belirtileri Nelerdir?
Şizofreninin en erken belirtilerinde konuşmada gecikme, gecikmiş veya sıra dışı bir şekilde emekleme, agresyon, kollarını kuş gibi çırpma ya da yerlerde yuvarlanma şeklinde olabilir. Bunların hepsi otizm veya diğer bazı gelişimsel bozukluklarda da görülebilmektir.
Özellikle çok erken yaşlarda doğru tanıyı koymak çok güçtür. Çünkü şizofreni gelişimsel bozukluklar (özellikle otizm) ve duygu durum bozukluklarıyla (depresyon vb) çok benzerlik göstermektedir. Bu yüzden uzmanlar dahi bu tanıyı doğru koymakta zorlanmaktadır. Örnek vermek gerekirse 2,5-3 yaş gibi kendini gösteren çocukluk dezintegratif bozukluğu belirti olarak erken şizofreni başlangıcıyla yoğun bir şekilde benzerlik göstermektedir. Çocukta zihinsel anlamda hızlı bir bozulma, konuşma yetisinde ciddi gerileme önceden bağımsız olarak başarabildiği becerileri kaybetme, sosyal izolasyon, yoğun öfke gibi belirtiler dezintegratif bozukluğun şizofreniyle ortak özelliklerdir.
Daha ilerleyen dönemlerdeki belirtilerine baktığımızda sosyal geri çekilme (aile ve arkadaşlardan uzaklaşma, iletişime geçmekte isteksizlik ve izolasyon), akademik başarıda düşüş, motivasyon eksikliği, depresif duygu durum, uykuya dalmakta güçlük, yeme alışkanlıklarında değişiklik gibi belirtilerle karşılaşılır. Bireylerin duyguları anlamak ve ifade etmek konusunda da zorluk çektiği ve duygusal donukluk yaşadıkları da bilinmektedir. Zor olan kısım da başlangıç problemlerinin ayrı bir problem olarak mı ele alınacağı yoksa şizofreniyle mi bağdaştırılacağıdır.
Daha da ilerleyen durumlarda ise artık şizofreninin kendini iyice belli ettiği işitsel, görsel halüsinasyonlar, hezeyanlar, şiddet gösterileri, paranoya kendini göstermeye başlar. Kişi kendisine zarar vermeye çalışan birileri olduğunu düşünüp etrafına daha düşmanca davranabilir ya da zihnin kontrol edilmeye çalışıldığı, televizyon programlarından ya da müzikler yoluyla kendisine mesaj verilmeye çalışıldığını düşünebilir. Bireyler kafalarının içinde kendileriyle konuşan olaylara ve durumlara yorum yapan sesler ve tartışmalar da duyabilirler.
Hatta bu sesler kişiye bir şeyler yapması için emir veren sesler de olur. Ancak bu konuşmalar iç konuşma şeklinde değildir. İç konuşmayı sağlıklı insanlar da yapar. Bu iç konuşmayı kişi kendi kendine yaptığının farkındadır. Ancak buradaki durumda çocuk bu sesleri gerçekten zihninin içinde duyar. Hatta bazen yaptığı olumsuz davranışlardan o sesi sorumlu tutan “şeytan, cin” olarak adlandıran bireyler de vardır. Eğer bu hezeyanlar kontrol altına alınmazsa çocuk için intihar riski dahi taşıyabilir. Bu süreçte çocuktaki konuşma tamamıyla anlamsızlaşabilir. Birbirleriyle bağımsız olan sözcüklerin sıralandığı anlamsız ve mantık dışı konuşmalar gözlemlenebilir.
Hayali Arkadaş Mı Şizofreni Belirtisi Mi?
Değinilmesi gereken önemli konulardan biri de ailelerin “hayali arkadaş” olarak adlandırdığı olgudur. Çocukların özellikle 3-6 yaşa kadar hayali arkadaşlarının olması normaldir. Çocuklar bu dönemde hayali arkadaşlarını kullanarak bazı zorluklarla baş etmeyi güven verici bulabilirler. Ancak 6 yaştan sonra hala bu durum devam ediyor ve özellikle çocuk bu kişinin gerçekten var olduğuna inanıyorsa ya da hayali arkadaşını gerçek arkadaşlara tercih ediyorsa bir uzmana başvurmak gerekebilir.
Tanı Nasıl Konulur?
Uzman, şizofreni tanısını koyabilmek için öncelikle gelişim bozuklukları, davranış bozuklukları, çocukluk çağı depresyonu daha ileriki yaşlarda ise madde kullanımı gibi seçenekleri elemek zorundadır. Kısacası az önce bahsedilen belirtiler hiçbir zaman tek başına şizofreni tanısı koymaya yetmediği gibi diğer gelişimsel ve davranışsal sorunların da elenmesi gerekmektedir. Ancak bazı gelişimsel bozukluklarda eğer halüsinasyon ya da mantık dışı düşünceler (arabalarla arkadaşlık kurmak istiyorum, duvarlar bana kızıyor vb…) 1 ay ve daha fazla süreyle kendini gösteriyorsa birey şizofreni ek tanısı da alabilir.
İlaç Tedavisi Yeterli Olur Mu?
Aileler de çocuklarındaki değişimlere karşı duyarlı olmalı, gerektiği takdirde hızlıca bir çocuk psikiyatristine başvurmalıdır. Şizofreni tablosu diğer problemlere göre daha ağır bir tablo olduğu için mutlaka ilaç tedavisi gerekmektedir. Farmakolojik tedavi kişinin halüsinasyonlarını ve hezeyanlarını kontrol altına almasını sağlar. Ancak ilaç tedavisi tek başına yeterli olmaz. Bununla birlikte birey bir psikologdan destek almalıdır.
Hatta sosyal becerilerin geliştirilmesi, öz bakım becerilerinin tekrardan sağlanması gibi hususlardan ötürü özel eğitimcilere de ihtiyaç duyulmaktadır. Ayrıca aileyle de çalışılıp çocuğa uygun ortam hazırlanması ve ailenin bu konuda bilgilendirilmesi ciddi önem taşır. Doktor, psikolog, özel eğitimci ve aile ortak bir çalıma yürütmelidir.
Kesin Tedavisi Var Mıdır?
Şizofreninin kesin tedavisi ve çözümü yoktur. İlaçlar halüsinasyon ve delüzyonları kontrol altına alsa da tek başına yeterli gelmemektedir. Bireyin toplumsal hayata en iyi şekilde uyum sağlaması, günlük yaşamındaki gereklilikleri en iyi şekilde yerine getirmesi için ömür boyu tedavi şarttır.